Kemerli Kaçkar ve Verçenik tırmanışlarından sonra uzun zamandır planladığım Demavend tırmanışı için hazırlıklarımı
tamamlamıştım.
Genellikle hazır duran sırt çantamı kontrol etmekle başladım işe. Çadırımı, uyku tulumumu, dağ ocağımı, kaskımı,
batonlarımı ve tüm diğer malzemelerimi tekrar kontrol ettim.
10 Eylül 2010 Cuma günü akşamı saat 22.00’de Trabzon’dan Gümüşhane’ye gittik. Oradan da “İran’a özel araçla
gideriz” düşüncesiyle, polis olarak görev yapan bir kardeşimizin Fiesta’sını aldık ve onunla yola devam ettik.
11 Eylül sabahı saat 06.00’da Doğubeyazıt’ta biraz dinlenip çorba molasından sonra Gürbulak sınır kapısına gittik.
Ancak kullandığımız araç bizim adımıza olmadığından aracı Gürbülak Emniyet Müdürlüğü Lojmanlarının park alanına
park ettik ve çantamızı sırtladığımız gibi gümrük kapısında rutin işlemlerimizi tamamladık. Çantalarımız aranmadı
özellikle İran gümrük görevlileri bize çok içten davrandılar. Tarafsız bölgede döviz satan biri yanımıza geldi ve
ondan Dolar ve Tümen aldık. İran’da kredi kartlarımız geçmediğinden döviz işlemlerimizi burada halletmek istedik.
Saatlerimizi 1,5 Saat ileri aldık.
İran tarafına geçtiğimizde bir taksiye binerek en yakın kasaba olan Bazargan’a gittik. Burası Batı Azerbaycan
Eyaleti’nin Makü Şehri’nin sınıra en yakın kasabasıydı. İran’da her araba taksi gibi yolcu taşıyabiliyor ve
İranlı’lar dağcılara çok saygı duyuyor. İran’da kuhneverdi sözcüğünü dağcı anlanımda kullanıyorlar.
Tebriz’e varmak için Mehmet adında bir taksiciyle pazarlık ettik ve kişi başı 15.000 Tümen (1000 Tümen yaklaşık 1
Dolar) karşılığında Tebriz’e bizi götürmesi için anlaştık. Hemen üç yolcu olduk. Sırt çantalarımızı İran’ın kendi
üretimi olan ve ülkemize de ithal edilen ‘Samand’ marka taksinin üst bagajına bağladık, 320 km mesafedeki Tebriz’e
doğru yola çıktık. Taksi şoförü Mehmet Ağabey, Azeri olduğundan Türkçe sohbet ederek, yol kenarlarındaki sahra
lokantalarında çay ve yemek molası vererek akşam olmadan Tebriz Havaalanına vardık.
Mescit (3020 m, araç yolunun sonu) |
Bargah Dağ Evi (4200 m) |
Tebriz havaalanında “İran Ata Havayolları”ndan 38 Dolar’a Tahran’a bilet aldık. Çok kısa bir bekleyişten sonra
uçağımız havalandı ve yaklaşık bir saat sonra Tahran’a vardık. Havaalanından çıkıp Demavend’e en yakın yerleşim
yeri olan ve 1. dağ evinin bulunduğu, havaalanına yaklaşık 200 km mesafedeki ‘Polur’ kasabasına varmak için bir
taksiyle pazarlık ettik. Ne şanssızlıktır ki taksicimiz Türkçe bilmediği gibi Polur dağ evini de bilmiyormuş ama
bunu öğrendiğimizde iş işten geçmişti. Bir buçuk saatlik yolu altı saatte zor gittik. 2250 m yüksekte yer alan
Polur Resort’a vardığımızda 12 Eylül Pazar saat 02.00 olmuştu.
O gece dinlendikten sonra, sabah dağa çıkabilmek için ödemek zorunda olduğumuz 50 $’ı pazarlıkla 25 $’a indirttik.
3020 m’de yer alan ve araç yolunun bittiği yer olan Saheb El Zaman Camii’ne (‘Mescit’ de deniyor) giden araca üç
arkadaş daha bulup 8’er $ ödeyerek yola çıktık. Büyük bölümü çok bozuk, toprak bir yolda, bir saate yakın bir
yolculuktan sonra saat 08:00’de Mescit’e vardık.
Katırlar 4200 m’de yer alan 2. dağ evine her bir sırt çantası için 15 $ (15.000 Tümen) isteyince üç İranlı kardeş
(Ali, Mualla ve Hadi), İngiltere’de restaurant işletmeciliği yapan Mürteza ve eşiyle birlikte çantalarımızı
kendimiz taşımaya karar verdik. Çıkış rotası oldukça belirgin bir patika, çok sık kaya geçişleri bulunmakta. 6
saatlik yorucu bir yürüyüşten sonra ‘Bargah’ barınağına ulaştık. Oldukça stratejik bir noktaya çok güzel bir dağ
evi yapılmıştı. Su ve tuvalet alanlarının yanı sıra iki adet tünel şeklinde metal yapı mevcut. Dağ evi yapılmadan
önce dağcılar bu metal yapılarda kalabiliyorlarmış. Oldukça kayalık olan bölgeye çadır kurma alanları yaratabilmek
amacıyla düzlükler açılmış ve bu düzlükler örgülü çelik tellerle sabitlenmiş.
Alman arkadaşla zirve hattında (5200 m) |
Bulutların Üzerinde Avrupa, Anadolu ve
Ortadoğu’nun en yüksek dağı Demavend’in zirvesi |
Saat 14:00 olmuştu iyice yorulup acıkmıştık. Dağ evinde görevli Ramin ve Mehmet çok iyi insanlardı ve çok çabuk
arkadaş olduk. Hatta beni yemeğe çağırdılar, çay ısmarladılar. O gün dinlendikten ve akşam güzel bir uykudan sonra
13 Eylül sabah saat 05.00’te aklimatizasyon için 5000 metreye çıkıp öğlen gibi tekrar Bargah’a indik.
14 Eylül sabah saat 05.00’te kalktık. Kahvaltımızı yapıp hazırlandıktan sonra zirve için yola koyulduk. Rota iki
vadinin ortasındaki sırttan çıkıyordu ve sağında kamptan dahi fark edilen bir buzul şelalesi bulunuyordu. 5000
metrelere kadar rota üzerinde kar yoktu. Ancak hava çok soğuktu, 4200 kampında sular öğleyin sadece bir saat
akabiliyordu. 4800 metrede yanımızdaki iki İranlı dağcı soğuk ve akut dağ hastalığı başladığından geri dönmek
durumunda kaldı. Alman ve Avusturyalı arkadaşlarla birlikte 4800 sonrası daha da dikleşen rotada ve aşırı soğuyan
havaya rağmen önceki gün yaptığımız aklimatizasyonun faydası olsa gerek dinlenmeye fazla ihtiyaç duymadan devam
ettik.
5400 metreye geldiğimizde kükürdün etkisi insanı bayıltacak kadardı. Rüzgâr ters esiyor ve kükürt rotamızın
üzerini tamamen kaplıyordu. Daha önceden cebime koyduğum sarımsağı cebimden çıkarıp ısırarak birkaç parçaya
böldüm, kokusunu burnuma çekerek kükürdün etkisinden kurtuldum. Arkadaşlarım da maskelerini takarak bu sorunu
atlattılar.
Etrafı yüksek kayalarla çevrili, kale suruna benzeyen zirveye kadar olan zemin kar kaplıydı. Yaklaşık bir saat
sonra zirveye ulaştık. Polur Resort’de tanıştığımız üç İranlı kardeş bizden beş dakika önce zirveye varmışlardı ve
“Zirveye hoş geldiniz” diyerek karşıladılar bizi. Birbirimizi kutladıktan ve zirve fotoğrafları çektirdikten sonra
etrafı incelemeye başladık. Zirvede bir heykel, üzerinde Farsça yazılar yazan birkaç tabela, zirvenin arka
tarafında bir krater gölü ve hemen zirvenin yanında ciddi kükürt çıkışı olan, yanardağ ağzını anımsatan bir oluşum
ve en ilginci iki koyun ve bir kurt ölüsü yer almakta. Hikayeleri de ilginç: Sürüye dadanan kurttan kaçan iki
koyun can havliyle zirveye kadar çıkmış, tabii ki kurt da. Hayvanlar zirvede kükürdün ve yüksek irtifanın
etkisiyle bayılmışlar ve donmuşlar. Yılın 12 ayı dağda hava çok soğuk olduğundan hiç çürümeden yıllardan beri
zirvede durmakta bu hayvan ölüleri.
Demavend Zirvesi (5671 m). Kulübümüzün ve doğa
sporcularının her zaman yanında olan ve olmaya da devam eden Trabzon Belediye Başkanımız Sayın Dr. Orhan Fevzi
Gümrükçüoğlu'na teşekkür ederiz. |
Özdil Doğa Aktiviteleri Kulübünün bayrağı
Avrupa, Anadolu ve Ortadoğunun en yüksek zirvesinde |
Hemen öğleden sonra tekrar Bargah barınağına ulaştık. Ramin’le Mehmet beni yemeğe çağırdılar. O gece orada kalıp
dinlendikten sonra 15 Eylül sabahı dağ evindeki görevli arkadaşlarla vedalaşıp çantamı sırtladığım gibi Mescit’e
(3020 m) inmek için yola çıktım. Dönüşte 4200 kampına çıkmakta olan çok sayıda dağcıyla selamlaşıp sohbet ederek 3
saatte Mescit’e ulaştım. Bir araçla pazarlık edip 10 $’a Polur’a gittim. Afgan bir esnafın ikram ettiği çayı
içerken gelen ve içinde üç yolcu olan taksiyle 5 $’a anlaştım. Yolculuk esnasında taksideki Azeri İran askeriyle
sohbet ettik ve Tahran’a geldiğimizde beni halk otobüsüyle havaalanına getirdi ve yolcu etti. Yine İran’ın özel
hava yolu şirketi olan Ata Hava Yolları’yla Tebriz’e geldiğimde saat gece 21.00 olmuştu. Tebriz’de dağcılık
mağazası olan Hadi Seyyed Rezazade arkadaşım beni misafir etti. 16 Eylül günü eski bir Türk şehri olan Tebriz’i
gezip arkadaşım ve diğer dağcılık mağazalarından dostlarımızla sohbet edip nefis Tebriz yemeklerinin tadına
baktıktan sonra 10 $’a pazarlık ettiğim bir taksiyle Gürbulak sınır kapısına vardım. O gece Doğubeyazıt’ta Otel
İsfahan’da dinlenip 17 Eylül günü otobüsle Trabzon’a döndüm.
5671 metrelik yüksekliğiyle yüksek irtifa sınıfında yer alan; Avrupa, Anadolu ve Ortadoğu’nun en yüksek dağı olan
Demavend, tırmanış ajandamıza girmiş oldu. Çok güzel şehirler gezip çok özel dostlarla hasret giderdik, yeni
zirveler için tecrübe biriktirdik.
İran Notları:
• İran’ın her yerinde Türkçe konuşarak anlaşabiliyorsunuz.
• Tahran’dan Polur’a, 3020 m Mescit’e ve 4200 m Bargah Dağ Evi ve kamp alanına çıkıyorsunuz.
• Alışverişlerde pazarlık vazgeçilmez bir unsur.
• Dağa girişte 50 $ alınıyor. İran’dan birinin misafiri olarak gitmişseniz bu parayı vermiyorsunuz.
• Yaz tırmanışlarında krampon ve kazmaya gerek yok.
• Dilerseniz ek ücret ödeyerek sheltar’larda kalabiliyorsunuz.
• İran’ın para birimi Tümen. Paraların üzerinde bir “0” fazladan bulunuyor. 1 Tümen = 1 $. Sınırdan itibaren para
bozdurabileceğiniz çok sayıda insan bulabiliyorsunuz. Legal olarak para bozdurabileceğiniz yerler ise bankaların
Exchange kısımları.
• İran’da kredi kartları geçmez.
• Ülkemizdeki GSM operatörleri İran operatörleri üzerinden destek verebiliyor. Ancak sağlıklı iletişim için
İranCell kullanmak daha mantıklı ve ucuz.
• 4200 Kampında İranCell aktif.
|